M.'ye
"Görüşmek istiyor ama buluşamazsın."
Sabaha geceden hiçbir şey kalmasın istiyordum ama bıraktığımız iz benden ve silebileceğimden büyüktü. Pencereden görünen Maritime Records'un vitrininde paramın ya da zamanımın sahip olmama izin vermediği 7inçlik plaklara bakarken benim olmayan her şeyden bir şarkı yapıp mırıldanmayı denedim, nefesim yetmedi. Sahilleri, balıkçı kasabalarını ve kış sabahlarını mırıldanırken sustum.
"Korumaya karar verdin onu, yarı okunmuş bir şiir kitabının içinde."
Hava her zamanki gibi yağmurlu, Croydon'dan geçip sahile varan yol her zamanki gibi kısa ama yağmur bu kez tanımadığım bir renkteydi. Tadına bakmayı denemedim, kekliğin ötüşünü dinlemek yetiyordu. Şişenin dibini gördüğümüz sırada yeni bir şiir kitabı açmışım. Fotoğraflamasam hatırlamayacaktım. Unuttuğum diğer şeylerle birlikte rengi solacak, biçimi günlere benzeyen bir boşluğun içinde solup unutulacaktı. Croydon yerine yukarıya Macclesfield'a doğru da gidebilir, o anıt mezarın başında bir Joy Division şarkısı dinleyebilirdim. Hatta daha da cesaret edersem Pollokshields'e. Adımlarım geçmiş şairlerin adımlarına dolanırken yürüdüğüm yolun bir dansın adımları olmadığını kim söyleyebilirdi? Gece uzuyordu.
"İşaret olarak saklanmış yasemin dalcığı gibi, ..."
Zaman bize bir yanılgı daha yaşatıp geceyi sonlandırdığında aç ve yorgunduk. Ama yanımda olmandan mutluydum. Henüz başımıza gelecekleri bilmiyorduk. Kilisenin bahçesinde üşüyerek ve bize hiç benzemeyen insanların bizimkine hiç benzemeyen sabahlarını izlerken gecenin bir kısmı da içimizde bir yerde devam ediyordu. Uyuyalım artık dedim. Uyuduk, elimdeki kuş havalandı. Göz kapandı. Yıldız kaydı. Şairin suskunluğu bir köprü gibi taşıdı beni olacaklara.
"...solarken kokusunu bırakan."
Greenwich, Londra 2012 /
Lefkoşa 2018
*: Mehmet Yaşın, Yasemin Dalcığı
Çok güzel..
ReplyDelete